• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
ATEŞNET
SİTE HARİTASI

BİR ZAMANLAR YAZMIŞTIM



1994 yılında gazeticilik yaptığım dönemlerde hasbel kader yazmış olduğum makaleleri yayınlamaya çalışacağım bakalım fazla değişen birşeyler var mı? Sene 2016

 OĞUZLAR Mart 1994

 Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Değişti
Oğuzlar Lisesi Edebiyat Öğretmeni Arif ZOR' un tayininin çıkmasından dolayı boşalan gazetemiz yazı işleri müdürlüğü'ne yine ilçemiz Oğuzlar İlköğretim okulu 1. kademe Müdür Yardımcılığı görevini yürütmekte olan Ahmet ATEŞ getirilmiştir.
Yazı işleri müdürümüz Ahmet ATEŞ'in öz geçmişi:
1963 yılında Oğuzlar da (Karaören) doğan Ahmet Ateş İlköğrenimini Karaören de tamamladı. Aynı yıl Devlet Parasız Yatılı imtihanını kazanarak Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Lisesine Girdi. Orta ve lise öğrenimini burada tamamladıktan sonra ,1980-1981 yılında Denizli Eğitim Yüksek Okuluna Girdi. 1984 Haziran ayında mezun oldu. Gazetemiz Yazı İşleri müdürlüğüne getirilen Ahmet ATEŞ 11 MART 1985 Yılında Sınıf Öğretmenliği Görevine, Şanlıurfa Akçakale ilçesinde başladı. Burada 4 yıl görev yaptıktan sonra Ankara Haymana'ya atandı. Askerlik görevini Haymana'da tamamladı. 1992-1993 Öğretim yılında Ankara Merkezde Müdür Yardımcılığı görevinde iken, yine 1993-1994 öğretim yılında memleketi olan Oğuzlar da göreve başladı. Halen Oğuzlar İlköğretim Okulu 1. kademe Müdür Yardımcılığı görevini yürütmekte, evli ve iki çocuk babasıdır.

OĞUZLAR Nisan 1994
Ahmet ATEŞ
Oğuzlar İlköğretim Okulu
1.Kademe Müdür Yardımcısı

Değerli okurlarımız. Oğuzlar Gazetesinin Bundan sonraki sayılarında bu köşede aklımız erdikçe, gücümüz yettikçe, kalemimiz yazdıkça sizlerle beraber olup, milletimizin ve memleketimizin gerçeklerine parmak basıp, yol göstermeye, çare aramaya, ışık tutmaya çalışacağız.
Atatürk ilke ve inkılapları ışığımız olacaktır.
Burada dile getirilen meseleler bazı kişi ve kuruluşların tekelinde olmayacak aksine milletimiz ve Oğuzlar halkının menfaatlerine hitap edecektir.
Evet. Bu çıkan ilk köşe yazımda diyorum ki; gelin hep birlikte iz bırakanlardan olalım. Topluma kendimizi varlığımızla, kişiliğimizle ve karakterimizle kabul ettirelim yaşadığımız yerde varlığımızın olup olmadığı ilk bakışta belli olsun. Bu toplumda bende varım diyebilelim. Toplum içerisinde aranılan şahsiyet olalım. Hayatımızı dolu, dolu yaşayalım. Kendimizi, milletimizin, halkımızın menfaatlerine adayalım. Çevremize kendimizden, özümüzden bir şeyler verelim. Öğrendiklerimizi tatbik etmez isek, ne bize ne de halkımıza en ufak bir yararı olmaz. Öğrendiğimiz güzel olan her şeyi, uygulayalım, uygulattıralım. Halkın ve milletin menfaatlerine olan durumlarda, bencilliğin daima arka planda kalması gerekir. Hayırlı işlerde, hep ön saflarda olmaya gayret edelim. Toplum içerisinde varlığı ile yokluğu belli olmayan, olursa da olur, olmazsa da olur denilen insanlardan olmayalım.
Belki bir Atatürk, bir Fatih, bir kanuni Sultan Süleyman, bir Mevlana olamayız ama kendi çapımızda kendi kapasitemizi kullanabilirsek inanıyorum ki bizler de belli ölçüler içerisinde bu memlekette İZ BIRAKANLAR dan olabiliriz.
Çünkü tarihe damgasını vurmuş bu şahsiyetlerde bizim insanlarımız, milletimizin değerli evlatları bizden farkları, kendilerini Türk Milletine adamaları, çok çalışmaları, bir günlerini diğer günlere eş tutmamaları, tembellik edip yatmamaları, ömür törpüsü denilen kahvehane kültürlerinin olmaması.
İz bırakalım derken olumsuz yönde değil demokrasinin dışlamadığı toplumun ayıplamadığı, kişinin kendine, ailesine, yaşadığı topluluğa, devletine, milletine faydalı olabilecek işlerde öncü olmaya, İZ bırakmaya gayret sarfetmeliyiz.
Yoksa: Kumarhaneci, iyi kumar oynardı, baş müşteriydi kaybettik demesin. Meyhaneci, içkiyi bol içerdi kimseye karı zararı yoktu göbeğine rakı durdu öldü gitti demesin. Bir sohbet esnasın da, falanca ot gibi yaşadı, hiç kimseye faydası da zararı da dokunmadı öldü gitti unutuldu zavallı denmesin.
Her insan kendi gücü kabiliyeti oranında iz bırakabilir. Zengin parasıyla hayırlar işleyip, okul, çeşme, cami yaptırabilir. Fakir gücü ve zekasıyla kendini toplumun hayırlı işlerine adayabilir. İsterse her insan, kendi gücü ve yeteneği oranında vatanı ve milleti için iz bırakılacak bir iş bir eser bulabilir.
Öyle bir iz bırakmaya gayret edelim ki: ne yaşadığımız zaman nede göç ettiğimizde kimse arkamızdan kötü söz söyleme cüretine kalkışmasın.İnsanlar öyle bir hatırlasın ki: çevrelerine baktıkları zaman gördükleri, duydukları her izde saygı duymaktan, faydalı idi, memlekete ve millete yararı çok idi demekten kendisini alıkoyamasın.
Saygı ve sevgilerimle, gelecek sayımızda buluşmak üzere.

OĞUZLAR Mayıs 1994
SİGARA
Ahmet ATEŞ
Oğuzlar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü

İçerken güldürür
Sinsi, sinsi öldürür
İçene kendini kahraman sandırır
Şeytani bir zehri andırır
İnsana kendi kendini yandırır
Sigara içmek suç değil
Bıçak taşımakta suç değil
Fakat bıçak ve tabanca
Bir başkasına zarar verince suç
Peki, sigara bir başkasına zarar verince neden suç sayılmaz? Şimdi sormak gerek aklı ve fikri olan herkese. Hangi insanın bir başka insanı zehirlemeye hakkı var? Sigara içme özgürlüğünü savunan vatandaşlara demezler mi ki içenin içme özgürlüğü varda içmeyenin sigara içmeme özgürlüğü yok mu? Sigara içmeyenin sigara içene bir zararı yok. Peki sigara içenin içmeyene neden zararı olsun. Bir resmi daire veya aile düşünün aynı odayı on kişi paylaşıyor. Bunun beşi sigara içiyor diğer beşi içmiyor. Beş kişinin sigara içme özgürlüğü varda diğer beş kişinin sigara içmeme, zehirlenmeme özgürlüğü yok mu? Sigara içmeyen beş kişinin sigara içen beş kişiye zararı yok da, sigara içen beş kişi niye diğer beş kişiyi zehirlesin.
Sigara içenler içmeyenleri zehirleme hakkını kimden ve nereden alıyorlar?
Anti parantez kimse özgürlükten bahsetmesin özgürlüklerde sınırsız değil sınırlıdır. Çünkü bir kişinin özgürlüğünün başladığı yerde diğer bir kişinin özgürlüğü biter. Bitmiyorsa tecavüz olur. Suç teşekkül eder, cezayı gerektirir.
Birde en çok şundan söz edilir. Yahu sigara içen akciğer kanseri, verem ve diğer hastalıklara yakalanıyor da içmeyen yakalanmıyor mu?
Yakalanıyor: Tabiî ki siz sigara içenlerin sayesinde bir ailede bir kişi sigara içiyorsa diğerlerinin ben sigara içmiyorum demesi gerçek anlamda yalan ve yanlış olur. Sigara içen kişi sadece kendisini zehirlemez evdeki hanımını çocuklarını ve diğer fertlerin hepsini zehirlenmeye mahkum eder, onların yanında sigara içtiği sürece.
Şimdi sorarım size hangi babanın kızını, hangi ananın oğlunu, hangi dedenin torununu,hangi tiryakinin tiryaki olmayanı zehirleme hakkı var?
Medeniyet deyince bazıları çıplaklık sanır, asla. Medeniyet bu ve benzeri durumlarda kendini gösterir. Medeni insan başkalarına ve kendisine saygı duyan insandır. Başkalarının haklarını gasp etmeyen temiz insandır. Hoş görülü insandır. Kendi özgürlüğüne sahip çıktığı kadar başkalarının özgürlüğüne sahip çıkan ona saygı duyan insandır.
Bir düşünür medeniyeti şöyle tarif eder. "Medeni insan karanlık da esnerken sol elinin tersi ile ağzını kapayan insandır" der. Tabiî ki bizde olduğu gibi esnerken küçük dilini karşısındakine gösteren değil.
"Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az"
Kimsenin kimseyi zehirlemeyeceği, kişilerin birbirlerine saygılı olacağı,toplum menfaatlerinin ön plana çıkacağı bencilliğin arka planda kalacağı, hoş görülü medeni toplumlara doğru.
Saygı ve sevgilerimle bir sonraki sayıda buluşmak üzere.

          Sevgili okurlar Makalenin yayın tarihine bakarsanız bu günkü sigara ile ilgili kanun konusunun alt yapısını görürsünüz o tarihlerde bu yazıyı kaleme almak yürek, bilek ve cesaret isterdi. İlk sigara kanunu bile  (Kanun Numarası : 4207 Kabul Tarihi : 7/11/1996 Yayımlandığı R.Gazete: Tarihi:26/11/1996 Sayı: 22829) bu makaleden 2 Yıl 6 Ay sonra çıkmıştır. O gün dile getirdik iki yıl sonra kısmen bugünse tamamına yakını kanuna konmuştur. Eh sağlık olsun 12 yıl sonrada olsa birşeyler değişmiştir. O gün dalga geçenlere duyrulur.

OĞUZLAR Haziran 1994
KUMAR
Ahmet ATEŞ
Oğuzlar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü

Bu yazımda kumar ve zararlarını anlatmaya çalışacağım.
İslam nazarında haram olan oyunlardan biride bütün şekil ve türleriyle birlikte kumardır. "İki grup veya kişi arasında bir tarafın zararıyla gerçekleşen, bir tarafa şans ve tesadüf olarak kar sağlayan her oyun kumardır". Günümüz dünyasında, teknolojinin hızla ilerlediği her şeyin hızla değiştiği, toplumsal değerlerin alt üst olduğu bilinmektedir.
Bu değişime uyum sağlayamayan gençlik bocalamakta, bunalmakta ve kötü alışkanlıklara yönelmektedir.
Kumarda kaybeden, kaybettiğini geri almak kazananda biraz daha kazanmak için oyuna devam eder.
Zararın ve kazancın azı insanı çoğuna sürükler.
Vermeden almaya, kazanmadan harcamaya alıştırır.
Gençlerin kötü alışkanlıklardan kurtarılması onların boş zamanlarını değerlendirebilecekleri, bilgi ve tecrübe kazanabilecekleri imkanları onlara sağlamakla mümkündür.
Gençliğin ve geleceğimizin kıymetini bilmek zorundayız.
Çünkü kumar:
Haysiyet ve şerefi ayaklar altına alır.
Kötü alışkanlıklara ışık tutar, suç işlemeye yöneltir.
Kumar aile birliğini zedeler.
Bu kötü alışkanlık, bir çok ailenin yıkılmasını, bir çok gencin geleceğinin mahvolmasına sebep olmuştur.
Gençler:
Bizler sizi kumardan koruyamadık belki siz kumardan kendinizi koruyun, yalnız kendinizi değil, elinizden geldiği kadar, biz büyükleri ve arkadaşlarınızı da kumardan koruyun, korumaya çalışın.
Kumar mantık ve bilincin sinsi kemirgen canavarıdır.
Ruh ve beden sağlığının azılı düşmanıdır.
Kumarın tembelliğin dostu çalışma gücünün düşmanı olduğunu unutmayınız.
Kumar insanlar arasındaki sevgiyi yok eder kin ve düşmanlığı yaratır.
Kumar kötü alışkanlıklara zemin hazırlar.
Kumar kendi sahibini suça iter. Çünkü masada parasına kaybeden, iflas eden taraf tekrar kumar masasına dönebilmek için hangi yoldan olursa olsun mal ve para elde etmeye çalışır. Artık onun için hırsızlık gasp, rüşvet ve ihtilas yolları açık sayılır.
Kumar sinir sistemini bozar. Ruhi hastalıklara yol açar. Sahibini suça, intihara sürükler.
Kumar öyle bir kara sevdadır ki bu sevda insana gerekirse dinini, ırz ve namusunu ve vatanını sattırır.
Gelin canlar bu sevdadan vazgeçelim. Peygamberimizin (S.A.V.) buyurduğu gibi "Boş ve gafil kalpler; işleyen eller ve boş ve anlamsız söz sarf eden diller" den olmayalım. Nelerin kumar olduğunu saymaya gerek yok. Baştaki tarife uyan her şey kumardır ve dolayısı ile haramdır. Kendim başta olmak üzere herkesi haramdan uzak durmaya davet ediyorum.
Başınızı ağrıttımsa af fola.

OĞUZLAR TEMMUZ 1994
İDEALLERİM
Ahmet ATEŞ
Oğuzlar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü

Bugünkü gibi hatırlarım ilkokul çağlarında 3 idealim vardı. Mutlaka bu ideallerimden birini gerçekleştirecektim.
1. Öğretmen 2. Gazeteci 3. polis olmaktı.
Öğretmen olup halkı eğitmekti amacım. Topluma ışık tutmaktı. Yarınları, geleceği, sağlam ellere teslim etmekti.
Gazeteci olup halkı aydınlatmak, üç kağıtçıları gözler önüne sermek, zararlı ne varsa onunla mücadele etmekti amacım. Toplumu iyiye, doğruya, güzele yöneltmekti.
Polis olup mazlumu korumak, zalime karşı durmaktı amacım. Halka huzurlu hayat yaşatmaktı.
Allah'a şükürler olsun ki bu ideallerimden ikisi gerçekleşti. Üçüncüsünü ise Allah bilir.
Bunları neden yazıp başınızı ağrıttım. Bu köşede bir müddet zararlı alışkanlıklar üzerinde duracağım. İlkokul çağlarının idealidir, içimde kalan.
Arı inine çomak sokmak gerekirse, arı iğneler diye vazgeçmem. Karakterime ters düşer, kurcalarım.
Kuduz itin kuyruğuna basılması gerekirse hiç tereddüt etmem basarım, dalar diye kaçamam.
Birilerinin canı sıkılacak diye doğruyu yazmaktan, birileri kızacak diye zararlı alışkanlıklarla mücadele etmekten vazgeçmem kimse kusura bakmasın ideallerime ters düşer.
ALKOL
Bu yazımda bardakta durduğu gibi midede durmayan, içeni hiç yormayan alkol denen, içki denen musibetten bahsedeceğim.
İçki herkesin bildiği gibi dinen haramdır. Çeşitli ayetlerle sabittir. Aksi iddia edilmesin.
Kişi ve kişiler alkolik olayım diye içki içmeye başlamaz. Ancak küçük heveslerle başlayan bu hal sonradan şahsı alkolizmin kucağına iter, bağımlısı yapar.
Alkol, her türlü vücut hücresi için hele sinirler için bir zehirdir. En küçük dozlarda bile alkol, kişiye terbiyenin gerektirdiği ve kendine hakim olma kabiliyetini unutturur.
Alkolizm kişinin artık alkol almadan duramadığı, alkol aldığı zamanki zihin bulanıklığı ve dengesizliğini normal yaşantısına tercih etmeğe başladığı, ruhsal çöküntü içindeki halidir.
Dünya Sağlık Teşkilatı Alkolizm Komitesinin raporunda "Alkollü bira dahil her türlü alkollü içki miktarı ne olursa olsun itiyat haline getiren kimselerin hepsi alkolik kabul edilir" denilmiştir.
Kendimizi düşünüyorsak alkolden uzak duralım. "Alkol sefaletin kaynağı, hapishane ve tımarhanenin sermayesidir"
Çocuklarımızı ve yarınlarımızı düşünüyorsak içkiden, canavardan kaçtığımız gibi uzak duralım. Çünkü "Ayyaş çiftin çocukları aptal, saralı, sinirli, hatta cani olur". Çevremizi düşünüyorsak, içki bardakta durduğu gibi midede durmaz içene her türlü rezaleti yaptırır. Çevreyi rahatsız ettirir.
Tarihin hiçbir döneminde, tabii ve patolojik afetlerde dahil, hiçbir felaket insanlığı, günümüzdeki alkol ve uyuşturucu salgını kadar tehdit eden bir sorun haline gelmemiştir.
Bizden söylemesi içkiden yılandan çekindiğiniz gibi çekininiz. Biri aniden diğeri yavaş, yavaş tadını çıkara, çıkara öldürür.
Doğruyu, söylemesi bizden yapıp yapmaması sizden.
Alkolsüz günlere doğru. Başınızı ağrıttımsa af fola.

  
OĞUZLAR Ağustos 1994
UYANALIM
Ahmet ATEŞ
Oğuzlar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü

21.Yüzyıla girmek üzereyiz uyanalım Oğuzlarım. Gerçekten çalışkan, cefakar, çileli Oğuzlar halkı. Ekmeğini taştan çıkaran insanlarla dolu Oğuzlar. Tabiat bazı nimetlerini oldukça güç şartlarda sunmuş Oğuzlar halkına. Coğrafi yapı oldukça güç. Dışardan gelen birinin hayret etmemesi mümkün mü? Sağa bak dağ, sola bak dağ. Görebilirsen gör arada bağ. Dıştan gelen bu insanlar ne yer ne içer diye hep düşünür, düşünmekte de haklılar. Çünkü geldikleri coğrafi yapı ve insanlarla Oğuzlar'ı kıyaslamaktalar. Akıllarına gelmeyen tek şey Oğuzlar halkının ova insanından en az on kez, yirmi kez daha çalışkan olduğudur. Dışardan gelen burada yaşanmaz diye düşünmekte ilk etapta. Ama bir müddet sonra buranın yaşamaya değer bir yer olduğunun farkına varacaktır. Zaman içerisinde halkla kaynaşacak görecek ki gerçekten Oğuzlar'ın insanı, çalışkan, sevecen, misafirine sahip çıkan, dağı taşı delen, yaz kış demeden çalışan tabiata karşı amansız mücadele verip Mayıs on beş de kiraz meyvesini sunan, ceviz ile yurt çapına ün salan, yaz boyunca armudu, elması, üzümü eksik olmayan Oğuzlar'ı sevmemek, terk etmek gelen misafir için mümkün mü?
Oğuzlar'ım buraya kadar tamam yazımın başında uyanalım demiştim.Toprak,meyve sınırsız değil coğrafi yapı belli, çareler bitti mi? Hayır. Eksikliklerimizden birisi de okumamak, okumamak, okumamak. Okuyanlarımız yok mu? Var tabi ama yetersiz. Okullarımıza yeterince sahip çıkamıyoruz. Maddi ve manevi imkansızlıklara rağmen Oğuzlar'a hizmet olsun diye Oğuzlar Gazetesi çıkarıyor. Üzülerek söylüyorum yeterince destek göremiyoruz. Burada anlaşılmayan basın ve yayının gücü. Hayalinizin ötesinde Oğuzlar Gazetesi'nin İlçeye faydası olacaktır. Gelin bu gücü birlikte kullanalım.Gazeteye verilen on beş bin lira kimseyi batırmaz. Ama ilçeye büyük yararlar, büyük menfaatler sağlar. Oğuzlar Gazetesi sadece Oğuzlar'da kalmayıp yurdun dört bir yanına dağılmakta.
Avrupa ya uzanmaktadır. İlçenin sesi kulağıdır. Gerekli yerlere ulaştırabileceğimiz en büyük silahımızdır. Dışarı sattığımız ceviz fidanlarında Oğuzlar Gazetesi'nin rolü büyüktür. Aldığımız arılarda gazetenin rolü oldukça fazladır.Uyanırda gazetemize sahip çıkarsak ilçemiz için maddi ve manevi birçok konuda yardım alırız. Okumak, okumak, okumak, paslı gözler açılsın, boş beyinler dolsun, dolu beyinler taşsın ki bu memleket gelişebilsin.
Uyanalım ki her konuda, 21.asır bizim asrımız olsun.
Bir sonraki sayımızda buluşmak üzere hoşça kalın.

OĞUZLAR Eylül 1994
YAŞAMAK
Ahmet ATEŞ
Oğuzlar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü

Yaşamak çok güzel şeydir. Yaşamasını bilene insanca insan gibi yaşayana. İnsan güzel hasletlerle yaşadığı sürece hem kendi tat alır, hem de çevresine neşe ve sevinç dağıtır.
Güzel yaşamak diğerlerine göre biraz külfetlidir, zordur, alın teri ister. Bilen için oda baldır, en güzel helaldir. Bu devirde dürüst yaşamak onurlu yaşamak, saygın yaşamak, riyadan uzak durmak, helali haramdan ayırt etmek, yağdanlık olmamak, mertçe yaşamak er işidir.
Er kişi başkalarının omzuna basarak yükselmeyi tasvip etmeyen, öpülmeyecek elleri bir yerlere gelmek için öpmeyen, kendi nefsi için başkalarına çelme atmayan dalkavukluğu silah olarak kullanmayan bir şeyler uğruna insani değerlerinden ödün vermeyen kişidir.
Dürüst yaşamak için kırılmamız gerekiyorsa eğilmeyelim. Haysiyetsiz çok yaşamaktansa az yaşayalım. Onurlu yaşayalım.
Kırk gün onursuz yaşamaktansa bir gün onurlu yaşamayı tercih edelim. Asır güzel yaşamayı, tercih edenlerin asrı olsun.
Saygı ve sevgilerimle.

OĞUZLAR Eylül 1994
HİZMETTE YARIŞALIM
Ahmet ATEŞ
Oğuzlar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü

Yarışmak fiili ne güzel bir fiildir. Manasını bilen için, insani hasletlerle donanmış olanlar için. Yarışın manası maalesef insanlarımıza göre değişmektedir. Herkes kendisine göre mana çıkarır. Aslında insanların aynasıdır yarışmak fiili. Çünkü insanların yarıştığı kulvar, insanların hangi alanda yarışmakta olduğunu gösterir.
Şurasını unutmamak gerekir. Kulvarların hepsi meşru olmadığı için yarışmaların hepside açık değildir. Bizim tasvip ettiğimiz meşru olan kulvarlardır. Meşru olan, halkın yararına olan her türlü yarışmayı destekliyor, gayri meşru olan yarışmaları lanetliyoruz.
Peki hangi alanlarda yarışalım. Hizmette, sevgide küçüğe sevgide, büyüğe saygıda, şu anda aklımıza gelmeyen meşru olan içinde sevgi olan her alanda yarışalım.
Yarış centilmenlik ister, yarış insanlık ister, yarış güzel huylar, güzel ahlak ister, yarış namusluluk ister. Tabiî ki bizim anladığımız yarışta her yol mübah değildir. Bütün yollar hedefe götürmez.. rakibe çelme atma yoktur.hele, hele bencillik hiç yoktur.
Yazımızın başlığı hizmette yarışalım idi. Memleketimize hizmet etmek istiyorsak, elimizden geleni yapalım. Elimizden geleni derken memleketin yararına olacak işlerde. Hiç kimse kendi menfaati için, bir başkasının menfaati için hizmet ediyorum havasına girip memleketin zararına olacak işlerde yarışmasın. Hiçbir fert yarışı ben kazanayım diye bir başkasının ayağına çelme atmasın. Bir gün gelir ayağı kırılabilir. Adımı zirveye yazdırayım derken zirvenin en alt basamağında bulabilir.
Memleketin yararına olacak işlerde yarışma yapılırken, bencillik denen, egoistlik denen duygu arka planda kalmalı. Birileri hizmeti ben yaparsam hizmet olur, başkası yaparsa olmaz, başkasına hizmet yaptırmam diye düşünüyorsa terbiyesizlik etmiş olur.
İlçede yaşanan herkesi memleketin yararına olacak işlerde yarışmaya davet ediyorum.
Yarışmacıları birbirlerine çelme atmaya değil bütün yarışmacıların el ele tutuşmasını istiyorum.
Memleketi için çalışan kendisini ikinci plana iten bencillikten arınmış, önce vatan diyen hizmet yarışçılarının elleri öpülmeye ve sıkılmaya layıktır.
Saygı ve sevgilerimle.

OĞUZLAR Ekim 1994
VİCDANLAR RAHAT MI?
Ahmet ATEŞ
Oğuzlar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü

 Bütün insanların kafalarını iki ellerinin arasına alıp derin, derin düşünmelerini istiyorum. Vicdanlarınız rahat mı? Belirli yerlere gelen insanların vicdan muhasebelerini biraz daha fazla yapmaları gerekir.
İnsan vicdan muhasebesini yaptığı sürece pusulasını pek fazla şaşırmaz. Ne yazık ki vicdan muhasebesine gerek duyan da pek yok. İnsanoğlunu doğru yola götürecek olan vicdandır. Vicdana da danışılmıyorsa pusula şaşmış demektir. Pusulasını da şaşırmış olan insanların yaptığı işlerde mükemmellik aramak saflık olur.
Şurasını unutmamak gerekir, herkes yaptığı işi doğru yapıyorum diye yapar. Fazla aklın süzgecinden geçirmeye gerek duymaz. Bazıları için bir şeyler yapılsın da nasıl yapılırsa yapılsın fark etmez. Çünkü vicdan muhasebesi yapmaya gerek duymazlar. Burunlarının doğrusuna gitmeyi marifet bilirler. Aslında bu tip insanlar yaptıkları işleri aklın süzgecinden geçirse, varsa vicdanlarına danışsa yaptıklarının hata olduğunu anlarlar.
Herkesi ben denen benlik duygusundan arınmaya, uzak durmaya davet ediyorum. Benlik herkese her istediğini yaptırır. Danışacağımız nefsimiz olmamalı, yaptığımız her işte vicdanımıza danışalım.
Üzerinde etiket ve sıfatı olan insanlara toplum adına şu soruya kendi kendilerine cevap vermelerini istiyorum. Şimdiye kadar yaptığınız işlerde vicdanlarınız rahat mı? Rahat uyuyabiliyor musunuz?
Vicdanlarınıza danışın, siz rahat uyuyabiliyorsanız, vicdanlarınız sizi rahatsız etmiyorsa, size görevlerinizde başarılar dilerim.
Vicdanlarımız rahat mı? Kendi kendimize sorup cevap arayalım.
Saygı ve sevgilerimle.

OĞUZLAR Aralık 1994
TOPLUM NEREYE?
Ahmet ATEŞ
Oğuzlar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü

      Bir önceki sayıda rahatsızlığım nedeniyle sizlerle birlikte olamadım. Gazetenin yayınlandığı tarihlerde Ankara'da hastanede idim.
Daha önceki yazılarımı okuyanlar bilir. Benim savaşım fertlerle değil zararlı ve kötü ne varsa onlarla.
     Bu yazımda toplumun kokuşmuşluğundan bahsetmeye çalışacağım.
     20. yüz yılı bitirmiş 21. yüz yıla girmek üzereyiz. İnsanlığın biraz daha olgunlaşması gerekmez mi? Tabiî ki evet diyeceksiniz. Ama toplum ve insanlarımız böyle değil. Ne olduğu gibi görünebiliyor, nede göründüğü gibi olabiliyor. Doğru ve iyi tenzih ederim. İnsanlarımızın birçoğu şaşırmış. Doğruyla eğriyi, namusla namussuzluğu, eksiyle artıyı, güzellikle çirkinliği birbirine karıştırmış.
     Bazı kişilere bakıyorsun birilerinin arkasından küfrediyor, küfürlerini tamamlayamadan, küfrettiği şahıstan telefon geliyor. Verdiği cevap karşısında insanın aklı donuyor. Küfreden şahsa bakıyorsun ne diyecek diye herif luna'yı sana'yı bırakmış Toros Dağları'nın tereyağını yakıyor. Aynı anda bu şahıs da ki davranışlara hayret etmemek sanırım imkansız bu gibi utanmazlara doğrusu ben yakıştıracak sıfat bulamıyorum. Bulursanız siz söyleyin.
     Bir toplulukta otururken, konuşan şahısları dinliyorsun, bakıyorsun ki adamcağız birilerinin hakkında öyle laflar sarf ediyor ki, karşı taraftaki insanı siz görseniz duyduğunuz laflar yüzünden sizin yüzünüz kızarır, adamcağızın yüzüne bakamazsınız. Kendi kendine diyorsun ki bu adam bu adamın yüzüne bir daha bakmaz. Ertesi gün gördüklerinize inanamıyor, gözlerinizi ovalıyorsunuz yanlış mı? Görüyorum diye. Adam adamcağızın koluna girmiş geziyor. Tıpkı şeytanların yaptığı gibi.
     Peki ya dün kendine küfredeni bugün kolunda gezdirene ne demeli. Deveyi diken mi?
İnsanlara bir bakıyorsun dün kötü dediklerine bugün iyi, dün iyi dediklerine bugün kötü diyor.
Aslında kötü olan kendileri. Bu insanlar kötü ve iyiyi kendi nefislerine göre belirliyor. İşine yararsanız, kuyruğuna basmaz iseniz bunlar için çok iyisiniz. Hırsızlık yapar bu insanlarla paylaşırsanız çok iyisinizdir. Paylaşmaz iseniz hırsız olursunuz.
Oysa hırsız çaldığını benimle paylaşsa da hırsızdır, paylaşmasa da.
     Bir takım insanlarda var ki kendilerini bir şey sanır, bir yerlere gelmiştir. Aslında kendini oraya getirenlerde kendi gibidir. Boştur, beş para etmezler. Bu cücükler dev aynalarına baktıkları için insanları küçük görür. Kendileri gibi düşünmeyenleri, kendileri gibi insanlığını kaybetmeyenleri topluma başka türlü tanıtmaya gayret ederler. Hani bir atasözümüz vardır. "Kendi gözündeki merteği görmez, başkasının gözündeki saman çöpünü görür" diye. Bunlarda bunun gibidir. Her türlü namussuzluğu yaparlar. Suç sayılmaz, başkaları bunların çıkarına hizmet etmezse en büyük suçludur.
     Konuyu fazla dağıtmaya gerek yok. İnsanlar iki yüzlü olmamalı. Kötü her zaman kötü, iyi her zaman iyi olarak kalmalıdır. İyi ve kötü kişilerin menfaatlerine göre şekil değiştirmemelidir. Bir insanın arkasından ne söylüyorsak yüzüne de söyleyebilmeliyiz. Söyleyemiyorsak kendi sahtekarlığımız ortaya çıkar. Kötü dediğimiz insanlar kötü olarak kalsın kendi çıkarlarımız için kelek dediğimize melek demeyelim. Arkasından küfrettiğimizi görünce kendi çıkarımız için tereyağının hasını yakıp alçalmayalım.
     İnsanlar önce kendi küfredilecek hallerine baksınlar daha sonra başkasına küfretmeyi düşünsünler. Kendi küfredilecek hallerini görünce belki başkalarına küfredemezler, gerçi utanmaz arlanmaz beş para etmez insanlar için değişmez.
Son söz olarak şunu söylemek istiyorum. İnsanlara Hz. Mevlana'nın dediği gibi "İnsanlar ya göründüğü gibi olmalı, yada olduğu gibi görünmeli"
Saygı ve sevgilerimle. 

 SEVGİLİ OKURLAR SİZCE DEĞİŞEN BİR ŞEY VAR MI? NE DERSİNİZ?AAteş


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam36
Toplam Ziyaret1797751
Hava Durumu

ATEŞ’TEN SÖZLER

AHMET ATEŞ (KENDİSİNE LAYIK GÖRMEDİĞİNİ DOSTLARINADA LAYIK GÖRMEYEN ...). İSTER KULAK VERİN İSTER VERMEYİN. İSTERSENİZ AHMET ATEŞ DE KİM OLUYOR DEYİN. DOĞRU YOLU GÖSTERMEK BİZDEN YÜRÜYÜP YÜRÜMEMEK SİZDEN. Ateş

BU MİLLET ŞUNU İYİ BİLSİN Kİ; TAŞLANMAMAK İÇİN DE OLSA, ASLA MEYVESİZ AĞAÇ OLMAYACAĞIM. Ateş

ATEŞ' İ SEVMEYEBİLİRSİNİZ, SEVMEK ZORUNDA DA DEĞİLSİNİZ. UNUTMAYINIZ Kİ DÜŞMANINIZDAN BİLE ÖĞRENECEĞİNİZ ÇOK BİLGİ VARDIR. Ateş

İNSANIN KENDİ KENDİNE YAPTIĞI KÖTÜLÜĞÜ, BÜTÜN DÜŞMANLARI BİR ARAYA GELSE YAPAMAZ. Ateş

ATEŞ, DÜNKÜ ATEŞ DEĞİL. YARINDA, BUGÜNKÜ ATEŞ OLMAYACAK. Ateş

DEĞİL DOKUZ KÖYDEN KOVULMAK; ONDOKUZ KÖYDEN DE KOVULSAM, DOĞRUYU SÖYLEMEKDEN, DOĞRU OLANI SAVUNMAKDAN VAZGEÇEMEM. Ateş

İNSANLARI GÖRÜNÜŞLERİ İLE YARGILAMAYINIZ, ÇOĞUNLUKLA ALDANIRSINIZ. GÖRÜNÜŞLER İNSANLARI GENELDE ALDATIR. YAKINDAN TANIMADIĞINIZ İNSANLAR HAKKINDA İYİ VEYA KÖTÜ DİYE HÜKÜM VERMEYİNİZ. GÜN GELİR İYİ DEDİĞİNİZ İNSANLAR KÖTÜ, KÖTÜ DEDİĞİNİZ İNSANLAR ÇOK İYİ ÇIKABİLİR. TERCİHLER SİZE AİT AMA SİZ DIŞ GÜZELLİKDEN ZİYADE İÇ GÜZELLİĞE ÖNEM VERİNİZ. Ateş

DOST DOĞRU SÖYLER, YÜZE SÖYLER, SEVİLMEZ. DÜŞMAN ARKADAN SÖYLER, YÜZE GÜLER. BAŞ TACI EDİLİR. BAŞ TACI OLMAK İÇİNDE OLSA; YÜZE GÜLENLERDEN, ARKADAN KONUŞANLARDAN OLAMAM. Ateş

DEĞER VERDİĞİNİZ İNSANLAR SİZ DEĞER VERDİĞİNİZ İÇİN DEĞERLİDİR. OYSA ONLAR KENDİLERİNİ BİR ŞEY SANIRLAR. SİZ DEĞER VERMEZSENİZ BİR HİÇTİRLER AMA BUNU AKILLARINA BİLE GETİRMEZLER. "ŞAİRİN DEDİĞİ GİBİ GÜZELLİKLERİ ON PARA ETMEZ BİZDEKİ AŞK OLMAZSA" Ateş

KIRK GÜN TAVUK GİBİ YAŞAMAKTANSA BİR GÜN HOROZ GİBİ YAŞARIM. Ateş

BU DÜNYA HERKESE YETER. YETERKİ ADAM GİBİ YAŞAMASINI BİLELİM. Ateş

TOPLUMDA KENDİNİ ŞEREFLİ GÖSTEREN ŞEREFSİZLER DÜNYA DÖNDÜKCE VAR OLACAK VE MİDE BULANDIRACAKLARDIR. Ateş

"HER ASALAK BİR SALAĞIN SIRTINDAN GEÇİNİR" İNSAN OLAN NE SALAK NE DE OLUR ASALAK. Ateş

HIRSIZLIK SADECE PARA ÇALMA İLE OLMAZ. ZAMAN PARADAN YERİNE GÖRE DAHA ÖNEMLİDİR. DAKİKALARI PARA İLE ÖLÇEMEZSİNİZ. GASP EDİLEN DAKİKALARIN HESABINI VEREMEZSİNİZ. MİLLET OLARAK BOŞA HARCANACAK NE VAKTİMİZ NE DE BOŞ ZAMANIMIZ VAR. Ateş

"KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM KÜL GİBİ KARARIP SOLDUM EYVAH EYVAH" TÜRKÜSÜNÜ ÇALMAMAK İÇİN SİZE DEĞER VEREN DOSTLARINIZA, SİZİ SEVENLERE KULAK VERİNİZ. Ateş

TREN KALKAR GARDAN, KAÇARSA HABER GELMEZ NAZLI YARDAN. TRENDEKİ BİR GÜN AĞLAR, KAÇIRAN HER GÜN AĞLAR. EN İYİSİ TRENİ KAÇIRMAMAK. Ateş

"ZORLA YENEN AŞ YA KARIN AĞRITIR YADA BAŞ". NE YİYEN NEDE YEDİREN ŞİFA BULUR ARKADAŞ. Ateş

GÜZEL HER ZAMAN GÜZELDİR. ÇİRKİNLİK İSE BENİM İŞİM DEĞİLDİR. Ateş

DOST DOSTUN AYNASI OLMALI. AYNA KADAR DOĞRU OLAMIYORSA DOSTUNUM DİYE GEZMEMELİ. Ateş

OTOBÜS KAÇIYOR DEMİŞTİM DİNLEMEDİN. SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ DEMİŞTİM TINLAMADIN. NE DEDİMSE İLTİFAT DEĞİL, GERÇEK DİYE, HOŞUNA GİTMEDİ. ANLARSIN BİR GÜN DEDİM, DALGA GEÇTİN. İŞ İŞTEN GEÇTİKDEN SONRA ANLARSIN DA, ONU DA BEN ANLAYAMAM. "GEÇER BORUN PAZARI ANCA GİDERSİN NİĞDE'YE." SÖYLEYECEK BİR SÖZÜN OLAMAZ BU DELİYE. Ateş

SEVDİĞİM BİRİSİ "BENİ SENİN KADAR AŞAĞILAYAN HİÇ KİMSE OLMADI" DEMİŞTİ. BIRAKIN AŞAĞILAMAYI İNCİLTMEK AKLIMIN KÖŞESİNDEN BİLE GEÇMEMİŞTİ. OYSA BU KİŞİ DEĞER VERDİĞİM SEVDİĞİM KİŞİLERİN BAŞINDA GELEN BİRİ. DEMEK Kİ DEV AYNASI OLMAMAK SUÇ OLUYOR. BEN SENİN DÜŞMANIN DEĞİLİM Kİ SENİ OLDUĞUNDAN FARKLI GÖSTEREYİM. BİR GÜN SANA GEREĞİNDEN FAZLA İLTİFAT EDERSEM BİL Kİ O GÜN DÜŞMANIN OLDUĞUM GÜNDÜR. Ateş

"GÜLÜ SEVEN DİKENİNE KATLANIR" KATLANIR DA ÖNEMLİ OLAN DİKENE KATLANIP, GÜLE KAVUŞABİLMEK. Ateş

İSTER ARKADAŞINIZ, İSTER SEVGİLİNİZ, İSTER AÇIK İSTER GİZLİ AŞKINIZ, İSTER DOSTUNUZ, İSTER SIRDAŞINIZ, İSTER ANNE BABANIZ, DEĞER VERDİĞİNİZ KİM OLURSA OLSUN GEREĞİNDEN FAZLA DEĞER VERMEYİNİZ. KENDİ DEĞERİNİZDEN KAYBEDERSİNİZ. Ateş

HER YÜZÜNE GÜLENİ, BOLCA İLTİFAT EDENİ DOST BELLEME. DOST, SEVİLMEME RİSKİNE RAĞMEN; DOĞRU NE İSE ONU SÖYLER, KALPTEN SEVER. ASIL DOST KENDİSİNE REVA GÖRMEDİĞİNİ KARŞIDAKİNE REVA GÖRMEYENDİR. Ateş

GERÇEK SÖZLERDEN KAÇANLAR, GÜZEL, SAHTE VE HOŞ SÖZLERE KANANLAR. ASLA ACI GERÇEKLERDEN KAÇAMAZLAR. Ateş

BENİM İÇİN SIFATINIZ NE OLURSA OLSUN. SİZİ KAYBETMEMEK UĞRUNA ASLA YALANA BAŞVURAMAM. SİZLERİ KAZANMAK İÇİN SAHTEKARLIK YAPAMAM. BENİ SEVEN DÜRÜST OLDUĞUM İÇİN SEVSİN SAHTE İLTİFATLAR İÇİN DEĞİL. SAHTE DOSTLAR VE SAHTEKARLIK BENDEN UZAK OLSUN. Ateş

SEVDİKLERİNİZİ YARGILARKEN OLAYLARA KENDİ CEPHENİZDEN BAKMAYINIZ. ALDANIRSINIZ. KARŞIDAKİNİN YERİNE KENDİNİZİ KOYABİLDİĞİNİZ SÜRECE DOĞRU YARGILAMA YAPABİLİRSİNİZ. Ateş

SİZ, SİZ OLUN, OLMAZ ÖYLE ŞEY DEMEYİN. BİR GÜN OLUR, OLUYORMUŞ DEMEK ZORUNDA KALIRSINIZ. ASLA BİRİNİ KINAMAYINIZ. KINADIĞINIZ OLAYIN, BİR GÜN BAŞINIZA GELDİĞİNİ, GÖRMENİZ HİÇ DE UZUN SÜRMEZ. ALLAH ISLAH ETSİN DEYİP GEÇİN. YOKSA, KINADIĞINIZ OLAYLA KENDİNİZ ISLAH EDİLİRSİNİZ. Ateş

"İLTİFAT; YALANIN SÜSLENMİŞ, KILIF GİYDİRİLMİŞ HALİDİR" İLTİFAT ETMEYİ BİLMİYORUM. ÇÜNKÜ YALAN SÖYLEMEYİ BECEREMİYORUM. Ateş

GERÇEKLER DOĞRU VE ACI OLUR. İLTİFATLAR SAHTE VE YALAN. GERÇEKLERDEN KAÇANLAR, İLTİFATLARA SIĞINANLAR, ACI SONDAN KAÇAMAZLAR. KURTULUŞ GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEKDEN, İLTİFATLARDAN UZAK DURMAKDAN GEÇER. Ateş

AŞIRI MAKYAJ GÜZELİ ÇİRKİNLEŞTİRİR ÇİRKİNİ GÜZELLEŞTİRİR. Ateş

DOĞRULAR VE GÜZELLİKLER MALINIZ, ÇİRKİNLİKLER VE KÖTÜLÜKLER ÇÖPÜNÜZ OLSUN. Ateş

SİGARA

OĞUZLAR Mayıs 1994

SİGARA

Ahmet ATEŞ Oğuzlar Gazetesi yazı İşleri Müdürü

İçerken güldürür

Sinsi, sinsi öldürür

İçene kendini kahraman sandırır

Şeytani bir zehri andırır

İnsana kendi kendini yandırır

Sigara içmek suç değil

Bıçak taşımakta suç değil

Fakat bıçak ve tabanca

Bir başkasına zarar verince suç

Peki, sigara bir başkasına zarar verince neden suç sayılmaz? Şimdi sormak gerek aklı ve fikri olan herkese. Hangi insanın bir başka insanı zehirlemeye hakkı var? Sigara içme özgürlüğünü savunan vatandaşlara demezler mi ki içenin içme özgürlüğü varda içmeyenin sigara içmeme özgürlüğü yok mu? Sigara içmeyenin sigara içene bir zararı yok. Peki sigara içenin içmeyene neden zararı olsun. Bir resmi daire veya aile düşünün aynı odayı on kişi paylaşıyor. Bunun beşi sigara içiyor diğer beşi içmiyor. Beş kişinin sigara içme özgürlüğü varda diğer beş kişinin sigara içmeme, zehirlenmeme özgürlüğü yok mu? Sigara içmeyen beş kişinin sigara içen beş kişiye zararı yok da, sigara içen beş kişi niye diğer beş kişiyi zehirlesin.

Sigara içenler içmeyenleri zehirleme hakkını kimden ve nereden alıyorlar?

Anti parantez kimse özgürlükten bahsetmesin özgürlüklerde sınırsız değil sınırlıdır. Çünkü bir kişinin özgürlüğünün başladığı yerde diğer bir kişinin özgürlüğü biter. Bitmiyorsa tecavüz olur. Suç teşekkül eder, cezayı gerektirir.

Anti parantez kimse özgürlükten bahsetmesin özgürlüklerde sınırsız değil sınırlıdır. Çünkü bir kişinin özgürlüğünün başladığı yerde diğer bir kişinin özgürlüğü biter. Bitmiyorsa tecavüz olur. Suç teşekkül eder, cezayı gerektirir.

Birde en çok şundan söz edilir. Yahu sigara içen akciğer kanseri, verem ve diğer hastalıklara yakalanıyor da içmeyen yakalanmıyor mu?

Yakalanıyor: Tabiî ki siz sigara içenlerin sayesinde bir ailede bir kişi sigara içiyorsa diğerlerinin ben sigara içmiyorum demesi gerçek anlamda yalan ve yanlış olur. Sigara içen kişi sadece kendisini zehirlemez evdeki hanımını çocuklarını ve diğer fertlerin hepsini zehirlenmeye mahkum eder, onların yanında sigara içtiği sürece.

Şimdi sorarım size hangi babanın kızını, hangi ananın oğlunu, hangi dedenin torununu,hangi tiryakinin tiryaki olmayanı zehirleme hakkı var?

Medeniyet deyince bazıları çıplaklık sanır, asla. Medeniyet bu ve benzeri durumlarda kendini gösterir. Medeni insan başkalarına ve kendisine saygı duyan insandır. Başkalarının haklarını gasp etmeyen temiz insandır. Hoş görülü insandır. Kendi özgürlüğüne sahip çıktığı kadar başkalarının özgürlüğüne sahip çıkan ona saygı duyan insandır.

Bir düşünür medeniyeti şöyle tarif eder. "Medeni insan karanlık da esnerken sol elinin tersi ile ağzını kapayan insandır" der. Tabiî ki bizde olduğu gibi esnerken küçük dilini karşısındakine gösteren değil.

"Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az"

Kimsenin kimseyi zehirlemeyeceği, kişilerin birbirlerine saygılı olacağı,toplum menfaatlerinin ön plana çıkacağı bencilliğin arka planda kalacağı, hoş görülü medeni toplumlara doğru.

Saygı ve sevgilerimle bir sonraki sayıda buluşmak üzere.

Sevgili okurlar Makalenin yayın tarihine bakarsanız bu günkü sigara ile ilgili kanun konusunun alt yapısını görürsünüz o tarihlerde bu yazıyı kaleme almak yürek, bilek ve cesaret isterdi. İlk sigara kanunu bile (Kanun Numarası : 4207 Kabul Tarihi : 7/11/1996 Yayımlandığı R.Gazete: Tarihi:26/11/1996 Sayı: 22829) bu makaleden 2 Yıl 6 Ay sonra çıkmıştır. O gün dile getirdik iki yıl sonra kısmen bugünse tamamına yakını kanuna konmuştur. Eh sağlık olsun 12 yıl sonrada olsa birşeyler değişmiştir. O gün dalga geçenlere duyrulur.

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.171234.3081
Euro37.456737.6068
Takvim